Merhaba değerli okurlarım, bu köşede sizlerle çocuklar, ergenler, davranış bozuklukları, aile ilişkileri ve cinsel terapi konularıyla ilgili paylaşımlarım olacak. Bu yazımda, çocuklarımızın gelişim evrelerine odaklanacağız. Çocukluk, insan yaşamının doğumdan ergenliğe kadar süren evresidir. Genellikle, çocukluk denilince akla gelen dönem 0-6 yaş arasıdır ve bu dönemin önemi birçok ebeveyn tarafından bilinse de, çocukların bu süreçte yaşadığı değişimlerin tam olarak farkında olmayabiliriz. İşte bu noktada, çocukların çevresi ve onlara yaklaşım şeklimiz büyük bir önem taşır.
Yaşamın en kritik dönemlerinden biri olan çocukluk, kişiliğin temellerinin atıldığı yıllardır. Çocuğun ihtiyaçlarını karşılayabilmek için onun ilgi alanları, yetenekleri ve kişisel özellikleri iyi tanınmalıdır. Çocuğun ihtiyaçları sadece fiziksel gereksinimlerle sınırlı değildir; aynı zamanda duygusal gelişim de büyük bir öneme sahiptir. Bebeklik döneminde, özellikle ilk bir yıl içinde, bebeklerin gelişimi çok hızlıdır ve bu dönemde bebekler, yetişkinlerin yardımı olmadan hayatta kalamazlar. Doğuştan gelen refleksler sayesinde bazı temel ihtiyaçlarını karşılayabilirler, ancak en önemlisi, bu dönemde bebeğin sevgi ihtiyacının karşılanmasıdır. Çünkü bu dönemde kazanılan ya da kazanılamayan sevgi duygusu, çocuğun ilerleyen yaşamında diğer insanlarla kuracağı ilişkileri büyük ölçüde etkiler.
Bu dönemde tuvalet eğitimi, anne sütü alma gibi süreçler, bağımsızlık ve güven duygusunun kazanılmasında önemli rol oynar. 2 yaş civarında çocuklarda ciddi bir hareketlilik gözlenir ve bu dönemde birçok davranışı kendi başlarına denemek isterler. Anne-babanın çocukla oyun oynaması ise sadece oyun ihtiyacını karşılamakla kalmaz, aynı zamanda aralarındaki iletişimi güçlendirir ve çocuğun duygusal gelişiminin takibi açısından önemlidir. Çocuğun huzurlu ve mutlu olduğunun en önemli göstergesi, yetişkinlerle rahat ve tedirgin olmadan iletişime geçmesi ve onlarla oynayabilmesidir.
Çocuklar genellikle isteklerini belirtmek için ağlarlar. Ancak, olumsuz davranışlarına ceza verilmesi veya ağladıklarında isteklerinin yerine getirilmesi, ilerleyen yıllarda inatçılık ve ısrarcılık gibi özelliklerin gelişmesine neden olabilir. 3 yaş civarındaki çocuklar artık birçok öz bakım becerisini (yemek yeme, giyinme, temizlik gibi) kendi başlarına yerine getirebilirler. Bu dönemde, çocuklar isteklerini ifade edebilir ve sosyal ilişkiler kurabilir hale gelirler. Anneye olan bağımlılığın yerini, yavaş yavaş kendine güven almaya başlar. Artık çocuk, ilk kez anneden ayrılarak, uzun süreli bir sosyal ortamda bulunabilecek olgunluğa erişmiştir. “Ben” yerini, “biz” ve “başkaları” kavramlarına bırakır.
3-6 yaş döneminde ise empati ve iletişim becerileri gelişir, çocuklarda girişkenlik artar. Bu dönemde sergiledikleri davranışlara olumlu tepkiler alamadıklarında suçluluk duygusu oluşabilir. Ebeveynlerin, çocukların bağımsız hareket etmelerine izin vermesi, ancak aynı zamanda zarar görmemeleri için gerekli önlemleri alması önemlidir. El becerileri gelişir ve kalem tutma, çizim yapma gibi beceriler kazanmaya başlarlar. Dış dünyaya ve olaylara karşı meraklı olup, birçok soru sorarlar. Sosyal anlamda gelişmişlerdir ve diğer çocuklarla bir arada olmaktan keyif alırlar. İlk dönemdeki ben merkezcilik azalır ve grup oyunlarındaki problemler nispeten hafifler. Bu dönemde çocuklar, çevrelerindeki yetişkinlerin sorun çözme biçimlerini taklit ederler.
Sevgili ebeveynler, çocukluğun özellikle ilk üç yılı, çocuğun hayatı boyunca kullanacağı temel beceri ve değerlerin kazanıldığı ya da kazanılamadığı kritik bir dönemdir. Bu süreçte, çocuklarınıza güven aşılayarak, onların bağımsızlıklarını kazanmalarına yardımcı olmanız büyük önem taşır. Hoşça kalın…
Psikolojik Danışman Okan TAYŞİ